800 TL VE ÜZERİ KARGO BEDAVA!
Arama Sonuçları
Tüm Kategoriler
    Menu Close

    Bu ürün, yeni üretim yapılmadığı veya sertifika durumu uygun olmadığı için, veyahutta başka operasyonel sebeplerden ötürü şuan için satışa kapalıdır.

    Saygın Tam Buğday Ekmeği 700 Gr

    Marka:
    Saygın Tarihî Bursa Ekmeğidir.
      Piyasa Fiyatı: ₺12,40
      ₺10,15

      SAYGIN Doğal ve Tarihi Bursa Saygın Ekmeği 100% doğal kaynaklardan, doğal yollar kullanılarak üretilmiştir. Bu ekmeğin yapımında kullanılan buğday, GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) içermemektedir. Hibrit olmayan yerli tohum buğdaylardan elde edilmiştir. Tarladan, un haline gelene kadar zirai ilaçlama ve kimyasal gübreleme yapılmamıştır. Taş değirmende öğütülmüş tam buğday unu kullanılır. 150 yıllık su ile çalışan taş değirmende öğütülerek kepeği ve rüşeymi alınmamış, hiçbir katkı maddesi eklenmemiştir. Ekmek yapımı esnasında kabartma tozu ve hazır maya kullanılmamıştır. Ekmek yapımında organik un, arıtılmış yumuşak su, kaya tuzu kullanılır. Doğal fermentedir. Kaya tuzu, su ve ekşi maya ile doğal süreçte fermente yöntemi ile mayalanmış, bu süreçte de hiç bir katkı ve koruyucu madde kullanılmamıştır. Glisemik indeksi (GI) düşüktür. Diyet yapanlar rahatlıkla tüketebilir. İçerdiği kepek, vitamin, mineral ve proteinler açısından zengindir. Değerli bir lif kaynağıdır. Probiyotiktir. Bu ürünün doğal olduğu yetkili kurumlarca sertifikalandırılmıştır. Güvenle tüketebilirsiniz.

      Dünyadaki en harika ve doyurucu gıdalardan biriyle ilgili birçok sorunun yanıtını vermenin zamanı geldi! Biz onsuz yaşamak istemiyoruz ve siz de yaşamak zorunda değilsiniz.

      Ekmek meselesi gerçekten tartışmaya açık bir konudur ve birçok sağlık probleminin sebebi olarak hedeflenmiştir. Diğer yandan, birçok çalışma, tam tahılların kalp sağlığı, kilo kontrolü ve tip 2 diyabet üzerinde olumlu etkileri olduğunu ortaya koymuştur. Tahıllar yönünden zengin bir beslenmenin sağlığa birçok faydası olduğu, kalp rahatsızlığı riskinizi azalttığı açıklanmıştır. Sağlıklı bir ekmek, devamlı aktif olan vücudunuz için önemli bir enerji kaynağıdır. Her gün 6-8 porsiyon arası tahıl ürünü tüketmeniz önerilir. Bir dilim ekmek 1 porsiyon kabul edilir. Ancak genel olarak, ekmek, son zamanlarda içindeki tahılların sindiriminin güçlüğü nedeniyle kötü bir üne kavuşmuştur. Ayrıca, ülkemizde ve dünyada buğday mahsulleri, gıda endüstrisi için karlı hale getirmek, tüketime yetecek kadar hızlı üretim sağlayabilmek ve dolayısıyla bizim için daha az sağlıklı kılmak için ciddi bir genetik manipülasyondan  geçirilmiştir.

      Piyasada bulunan çoğu ekmek, genetiği değiştirilmiş terkip maddesi (GDO) içerir. Genetiği değiştirilmiş organizmalar veya GDO'lar, hibrit olarak ta bilinirler, genetik yapımı geleneksel çapraz üreme yöntemleri (hibridizasyon) yoluyla oluşturulmuş veya doğal olarak kendiliğinden oluşmamış organizmalardır. Bitki ve hayvanların laboratuvar ortamında, bilim adamları tarafından genetik özelliklerinin değiştirilmesi sonucu oluşan yeni tarımsal ve hayvansal ürünlerdir. İlerleyen teknolojiyle birlikte, insanoğlu doğal olanı, kullanışlı olanla değiştirmiş ve başarılı olmuştur. DNA'nın bu şekilde, manipüle edilmesi genetik mühendisliği olarak bilinir.  Bir türün genlerini, laboratuar ortamında başka bir türün DNA'sına yapıştırarak yapılan bu hayvan, bitki, bakteriyel ve viral gen kombinasyonları, belirli herbisitlere, böcek zararlılarına veya hastalıklara karşı direnç gibi istenen özelliklere sahip yeni organizmalar yaratır. Genetiği değiştirilmiş bitkiler, genellikle, ürün verimi artırmak veya artan vitamin içeriği gibi besleyici faydalar eklemek için üretilmektedir. " GDO Olmayan" ürün, içerdiği tüm bileşenlerin (un, şeker, yağlar vb.) GDO olmayan tohumlardan elde edilen bitkilerden yapıldığını ifade eder. GDO olmayan bitkiler sadece orijinal türlerinden gelen genetik materyali içerir.

      Global nüfus büyüdükçe, GDO'lar herkesi güvenilir bir şekilde beslemenin ve yeterli gıdayı üretmenin bir yolu olarak görülmektedir. GDO teknolojisinin çok küçük bir avuç şirket tarafından kontrol edildiği, bunun da gıda arzımızın tekelleşmesine neden olacağı korkusu da yayılmaktadır. Ancak, genetik mühendisliğinin uzun vadeli sonuçları henüz bilinmemektedir. GDO'lar insanlar üzerinde uzun vadede test edilmemiştir, ama üzerlerine sıkılan pestisitlerin kesinlikle toksik ve zehirli olduğu bilinmektedir. Bazı GDO'lar, yemeye çalıştıklarında böceklerin midelerini patlatmak için tohumun içine zehirli bir pestisit ekleyerek kullanılır. Tatlandırıcı olarak kullanılan GDO şekeri ise sağlık riskleri oluşturabilen "Sukraloz" gibi suni tatlandırıcılardan yapılır.

      Günümüzde, tahıl ve un üretiminde kullanılan kimyasalların listesi korkutucudur. Tahıl henüz ekilmeden önce tarlada yetişen yabani otlarla birlikte kimyasal işlemler de başlar. Toprağın pürüzsüz bir şekilde ıslatılabilmesi için, yabani otlar zehirli ilaçlarla öldürülür ve bu toprağa ekilen tohum, bazıları arı kolonilerinin yokoluşuna sebep olan bu kimyasallarla kaplı bir şekilde filizlenir. Tahıl topraktan başını çıkardıktan sonra sentetik gübre kullanılır ve tahıl hastalıklı büyür. Bu ise, büyüme esnasında fungisitlerin ve böcek ilaçlarının birden fazla kez püskürtülmesini gerektirir. Tahıl istenilen boyutun üzerinde büyüyecek olursa, ekin sapını kısaltmak amacıyla yine ürün kimyasallara maruz bırakılır ve hasat işlemini kolaylaştırmak için hasattan birkaç gün önce yabani ot öldürücü ilaçlar direkt olarak tahıla püskürtülür. Tahıl hasat edildiğinde, doğal olarak depolamak için çok nemli olur. Bu kez de küflenmeyi engellemek için depo kimyasalları kullanılması gerekir. Tahılın kurutulduktan sonra, güveler, akarlar veya hamamböceklerini kontrol etmek için düzenli olarak kimyasal maddelerle temizlenen öğütücülere gider. Öğütme işleminde sıklıkla unun görünümünü tazelemek için ağartma maddeleri ve bazı unlara koruyucular uygulanır. Ama iş burada bitmez. Ekmek, masanıza gelmeden önce bir fırına gider ve daha fazla kimyasal maddeye maruz kalır: Daha fazla koruyucu, ekmek geliştirici, renk verici, lezzet verici maddeler, emülgatör, koyulaştırıcı, stabilizatör, asitlik düzenleyici, tatlandırıcı vb.. Azodikarbonamid (yoga paspaslarında ve ayakkabı kauçuğunda kullanılan kimyasal madde), diğer kimyasal hamur nemlendiricileri, şekerler, yapay tatlandırıcılar, renklendiriciler ve GDO'lar gibi gıda maddesi olmayan maddelerle dolar. Un, mağaza raflarında yerini almadan önce kimyasal çamaşır suyu da dahil olmak üzere, 60 farklı kimyasaldan herhangi biriyle işlem görür. Danimarka'da yapılan bir araştırma, tehlike endeksine sahip yeni bir perspektifle, buğday ununu, pestisit kaynağı olarak elmalardan sonra ikinci olduğunu ortaya koymuştur.

      Tohumdan filize, filizden fırına girene kadar, yüze varan farklı kimyasal madde tahılın peşini bırakmaz. Oysa, geleneksel ekmek yapımında yalnızca dört madde gereklidir, un, maya, su ve tuz, diğerlerinin hiçbirine ihtiyaç yoktur.

      Bütün bu kimyasalları yediğinizin farkında mısınız? Elbette, bunlar sizi öldürmez, ve gözle görülür etkileri kısa vadede ortaya çıkmaz. Ancak, katkı maddeleri  vücudunuzda birikir, birikir, birikir.. Ve bir gün sağlığınızı etkiler. Doğal olmayan beslenmeden ötürü, artan sayıda insan, özellikle de çocuklar, cilt kızarıklıkları, egzema, huzursuz bağırsak sendromu, sinirlilik, huzursuzluk, astım ve davranış sorunları olmak üzere bazı reaksiyonlar yaşamaktadır. Unutmayın: Bu kimyasalların hiçbiri size ve sağlığınıza fayda sağlamaz; gıda endüstrisinde işlemi daha hızlı ve ucuz hale getirerek, sadece üretim sürecinde kazananlara fayda sağlar.

      Ayrıca, endüstriyel işlemler, undaki E vitamini, önemli mineraller, yağlar, lif ve vitamin ve antioksidanları yok eder. Tam tahıl, üç tabakadan oluşur. Kepek denilen dış tabaka, sağlıklı bir sindirim sisteminin korunmasında hayati önem taşıyan B vitaminleri, magnezyum, demir ve çinko gibi mineraller, fitotür besin maddeleri, lifin tümünü ve bazı proteinleri içerir. Besidoku denilen orta tabaka, nişasta ve karbonhidratların yanı sıra protein, demir ve B vitamini içerir. Ruşeym denilen iç tabaka, E ve B vitaminleri, sağlıklı yağlar, mineraller ve fitotür gibi sağlıklı beyin fonksiyonu için çok önemli yağ asitleri içerir.  Günümüzün, her tahıldan mümkün olduğunca çok endüstriyel beyaz un çıkarmak üzere tasarlanmış ekonomik ve tamamen otomatik öğütme işleminde, çelik silindirler tahılı oldukça yüksek hızlarda ezerek yüksek sıcaklıklara ısıtır. Isı, un torbalanmadan önce bazı önemli besin maddelerini etkili bir şekilde "yakar". Elekler, ruşeym ve kepek tabakasını undan ayırır. Ayrılan parçalardan bazıları, daha sonra tam buğday unu adı verilerek tekrar eklense de, ruşeym hava ve aşırı ısıya maruz kalıp okside olup, bozulduğundan kaybolur ve asla eklenemez.  Beyaz ekmek, rafine edilmiş un içerir ve rafine etme işlemi esnasında pek çok vitamin ve mineral kaybolur. Orijinal tahılda bulunan protein, yağ, vitamin ve mineral bileşenlerden yoksun bir un ortaya çıkar.  Kepekli ekmek demek de sağlıklı ekmek değildir.  Bir ekmeğin rengine göre faydalı olup olmadığına karar veremezsiniz. Bazı kahverengi ekmekler, rafine edilmiş ve katkı maddeleri içeren un ile yapılmaktadır. Bazılarında ise kahverengi görünüm için, karaağaç pekmezi veya diğer kahverengileştirici etkin maddeler kullanılmaktadır

      Bunlar yetmezmiş gibi, mayalanma sürecini hızlandırmak için kullanılan hazır maya doğal süreci hızlandırdığından, mide içinde fermente olur. Vücudunuz, midede, nişasta basit şekerlere parçalanırken yan ürünler ortaya çıktığından, aşırı miktarda nişasta ile başedemez. Oluşan şeker, vücut tarafından kullanılır ancak geri kalanlar karaciğerde saklanır ve diyabet hastası iseniz şeker seviyenizi aniden yükseltir. Pankreası tahrik edip insülin patlamalarına yol açar. Bu da insülin direncine davetiye çıkarıp şeker hastalığına zemin hazırlayabilir. Dahası, içeriğindeki yüksek gluten nedeniyle sindirim ve bağışıklık sisteminde hoşa gitmeyen reaksiyonlar, şişkinlik, deri döküntüleri, migren, karın ağrısı ve sayısız diğer semptomlara neden olur. Unutulmamalıdır ki, ticari un yemek, vücudumuza yabancı olan ve ve aslında zehir sayılabilecek tüm kimyasal maddeler nedeniyle tebeşir yemek gibidir.

      Huzurlu bir hayat için yapabileceğiniz en iyi şey, sağlığımızı korumaktır.  Atacağınız ilk adım ve muhtemelen yapacağınız en önemli değişiklik, doğanın öngördüğü şekliyle gerçek ve doğal, kimyasal olmayan, GDO’suz gıdaya geçmektir. Doğru tahıllar ve üretim yöntemleriyle yapılan ekmek, sağlıklı ve dengeli beslenmenin vazgeçilmez bir parçasıdır. Şimdi, daha sağlıklı bir alternatife geçmek için bilinçli bir karar vereceğinize inanıyoruz.

      Biz SAYGIN Doğal ve Gerçek Gıda olarak yaptığımız işte, işten fazlasını görüyor, sizin için en mükemmeli yapmaya çalışıyor, vicdanımızı da özenle pişirdiğimiz her bir somon gibi tertemiz tutmak istiyoruz. Tüm ürünlerimizin unutulmaz, eşsiz ve denenmeye değer olmasını istiyoruz. Sağlıklı ve doğal yaşam tutkumuzu, sağlıklı, lezzetli ve besleyici bir ekmek sunarak sizlerle paylaşmak istiyoruz. Her adımımızı, yapılabilecek en iyi ekmeği yapmak için atıyoruz.  Her bir somonda, mükemmelliğe ve iyiliğe olan inancımız parlasın istiyoruz. Taş değirmenimizde her bir taneyi sizin için öğütüyor, taş fırınımıza her bir odunu sizin için koyuyor, kimyasallardan arındırılmış, sabırla mayalanmış ekmeklerimizi sağlığınız, sağlığımız için sevgi ve özenle şekillendiriyoruz. Geleneksel yöntemleri kullanarak, doğal tarımı ekmeğe, ekmeği sağlığa, en önemlisi geçmişi geleceğe bağlıyoruz. Kendimiz ve iyi ekmeğin gücüne inanarak aramayı seçenler için yeterli olacak kadar ekmek yapıyoruz. Yenilikçi bir şey yapmıyor, ekmeği tekrar icat etmiyor, fakat size eskinin güzelliğini sunuyoruz. Sizin için gereken her şeyi düşünüyor, bir tuğla fırınınız ve taş değirmeniniz olmadan elde edemeyeceğiniz bu muhteşem tadı size getiriyoruz.

      Çevremize destek olmak için hiçbir zaman yeterince şey yapamayacağımızı biliyoruz. Ancak sürdürülebilir bir hayatın bizim ve çocuklarımız için önemli olduğunu düşünüyor, çevresel izimizi azaltmak için en iyi çevresel uygulamaları gözlemleyerek, büyüdükçe artan anlamlı ve etkili girişimleri yapmayı umuyoruz. Rekabetçi fiyatlarla, yapabileceğimiz en doğal, en iyi, kimyasallardan arındırılmış, ve en besleyici ürünleri müşterilerimize sunmaktan gurur duyuyoruz.

      Ekmeğimizi yaparken, genetiği değiştirilmemiş yerli ata tohumu buğdaylarımızı kimyasal/zirai  (pestisit) kalıntı olmayan topraklarımız ile buluşturuyoruz. Kimya Ekolojik sistemi/doğal döngüyü bozmayacak karbon ayak izini dikkate alan geleneksel tarım yöntemlerini tercih ediyoruz. Kimyasal/zirai (pestisit) ilaç ve gübre kullanmadan doğal şartlarda yetiştiriyoruz. Özel olarak yetiştirdiğimiz buğdaylarımızı su ile çalışan taş değirmenlerde öğütüyoruz. Un haline gelen buğdaylarımızın kepeğini ve ruşeymini almadan ve hiç bir şey katmadan paketliyoruz.

      Taş değirmende öğütme tahılların öğütülmesinde kullanılan en eski, en yavaş ve en iyi yöntemdir. Tahılın her bir bölümünü koruyan nazik bir süreçtir. Ruşeymden gelen tüm protein, yağlar, antioksidanlar ve vitaminler; besidokudaki tüm şekerler ve nişastalar, antioksidanlar ve lif bakımından zengin kepeğin hepsi unun içinde kalır. Hiçbir şey katmaz ve hiçbir şey eksiltmeyiz. Unu asla aşırı derecede ısıtmayan küçük, doğal bir granit taş değirmen kullanarak yavaş yavaş tahıllarımızı öğütürüz. Nazik bir şekilde taş değirmende yapılan öğütme işleminde kullanılan taşlar soğuk kalır, aşırı ısınmayı ve dehidrasyonu önleyerek, sağlıklı beslenme için hayati önem taşıyan kepek, besidoku ve ruşeym tabakasını, bir çok hastalığın tedavisinde şifa olan besin maddelerini, yüksek miktarda E vitaminini ve buğday tohumunu muhafaza eder. Geleneksel öğütme, unun bütünlüğünü, kalitesini, lezzetini ve besin değerini sağlamak için tek yöntemdir. Tam buğdayı, doğal bir nişasta, protein, vitamin ve lif dengesiyle, bütünlüğü bozulmadan paketleriz. Yeterli lif (fiber) almak, sağlıklı bir beslenmenin önemli bir parçasıdır. Kalp Vakfı'na göre, çözünebilir lifler kan kolestrolünü düşürebilir ve kan şekeri seviyelerini kontrol altına alabilir. Bütün tahıllar, buğday kepeği ve sebze ve meyvelerin kabukları çözünmez lif içerir. Yetişkinlerin her gün 21 ila 38 gram fiber alımına ihtiyacı vardır. Sağlıklı ekmeğimiz, iyi bir lif kaynağıdır, porsiyon başına 3-5 gram lif içerir. Tahıllardaki doğal yağların okside olmaya başlayabilmesi ve öğütülmeden sonraki birkaç gün içinde B vitamininin parçalanmaya başlamasından dolayı, taze öğütülmüş un daha besleyici olur. Bu işlemde sindirilebilirlik arttırılmıştır, hazım kolaydır.  Taş değirmende öğütülen un kolesterol ve kan şekeri düzeylerini düşürür. Bu nedenle, SAYGIN Doğal ve Gerçek Un, gluten-intolerans ve diyabet hastaları için uygundur. Çalışmalar, daha yüksek bir yaşam kalitesi için, düşük glisemik indeksi (GI) olan bir diyetle kilo kaybının daha kolay olduğunu, vücut yağında azalmanın görüldüğünü, diyabet ve kardiyovasküler hastalık için risk faktörlerinde azalma olduğunu göstermiştir. Ayrıca, kepeklerin dahil edilmesi una, daha kaba bir doku ve daha güçlü bir lezzet verir. Un, çikolata gibi keşfetmek için heyecan verici bir katkı maddesi haline gelir. Unun türü, pişirilen ürünün görünümü, tadı, dokusu ve besin içeriği açısından hayati önem taşır. Taze öğütülmüş un, pişirdiğiniz gıdalarda hissedebileceğiniz muhteşem tada sahip ve aromatiktir.

      Saatlerce öğütüldükten sonra unumuzu canlı hamur haline getiririz. Eskiden olduğu gibi tarlada, tahıllarda doğal olarak yaşayan organizmaların kültürüyle doğal olarak ekmeğimizi mayalarız. Fermantasyon kültürlerimiz, doğal laktik asit bakterilerinin farklı kombinasyonları ile yılların tecrübesinin sonucudur. Lezzet ve renk bakımından zengin olan ve koruyucular kullanılmadan bozulmaya karşı dirençli, nispeten daha düşük asitli içeriğe sahip ekmekler yapmamızı saglarlar. Ayrıca, delikleri, sağlam kabuğu ve keskin lezzetiyle, muhteşem ekmek yapımımızın sırrıdır. Ekşi ya da doğal maya, unun ve suyun, doğal olarak oluşan maya ve bakterilerin büyümesine izin vermek için düzenli olarak un ve su ilavesiyle birkaç günde fermente edildiği bir metodtur. Fermentasyon işlemi, un, su ve doğal bakterilerden oluşmuş bir doğal mayadan ile olur. Fermantasyon süreci, ticari ekmekte ,% 80 oranında buluna nişastanın% 20'nin altına düşmesini sağlayan ve şeker oranının da iki dilim ekmek için 0,1 g'ın altına düştüğü 60 saatten fazla süren bir süreçtir. Tarif doğanındır, bize beklemek düşer. Sindirime yardımcı olan laktobasillerin tamamen gelişmesi için hamurun yavaş yavaş kabarıp mayalanmasına sabırla izin veririz ve sonuç başka yollardan elde edilemeyecek kadar eşsiz ve kusursuz bir lezzettir. Ekşi maya, hamurun içindeki nişastayı ve gluteni parçalayıp besin değeri yüksek tahılları, sağlıklı ve daha kolay sindirebilen gıdalara dönüştürür.  Bu uzun fermantasyon süreci diyabet hastalarının ve bağırsaklarla ilgili her türlü rahatsızlığı olanların, olumsuz etki yaşamadan ekmeğimizi yiyebilmesinin sırrı ve sebebidir. Ekmeği pişirmeden önce nişasta zaten parçalanmış haldedir ve ticari / fermente olmayan ürünleri yediğinizde olduğu gibi sindirimi zor değildir.

      Bitkilerdeki faydalı fitokimyasallara antioksidan diyoruz. Tahılların besin değerinin ötesinde, insan sağlığa olan inanılmaz faydalarının gün geçtikçe yenileri keşfedilmektedir. Gittikçe daha inandırıcı kanıtlar, meyve, sebze ve tahıllardaki antioksidanların faydalarının şu an anlaşılandan çok daha fazla olabileceğini düşündürmektedir. Vücudumuz, çok çeşitli bitki yiyerek üretilen bu ekip çalışmasına, sinerjik etkiye ihtiyaç duyar. İnsanlardaki ve diğer organizmalardaki hücrelerin bazıları ömür boyu gerekli olan çeşitli oksitleyici maddelere maruz kalırlar. Bu maddeler hava, gıda ve suda bulunabilir veya hücrelerde metabolik aktivite ile üretilebilirler. Oksidanların aşırı üretilmesi, özellikle kronik bakteriyel, viral ve parazitik enfeksiyonlarda oksidatif stres yaratan bir dengesizliğe neden olabilir. Oksidatif stres lipidler, proteinler ve DNA gibi büyük biyomoleküllerde oksidatif hasara neden olabilir. Serbest radikallerden kaynaklanan oksidatif stresin önlenmesi veya yavaşlatılması için, yeterli miktarda antioksidan tüketilmelidir. En uygun fizyolojik koşulları sürdürebilmek için, en önemli faktör, oksidanlar ile antioksidanlar arasında bir denge sağlamaktır. İşte fermantasyon kültürümüzdeki laktik asit bakterileri, bu kritik antioksidanları ruşeym ve kepekten ayırarak ayırarak, hücrelerimizin korunması için biyolojik olarak kullanılabilir hale getirir ve kompleks proteinleri parçalayabilecek güçlü enzimler üretirler. Fermantasyon sırasında, ekşi mayamızın içindeki laktik asit bakterileri, tam tahıldaki proteinleri parçalayarak harika tatlar ve aromalar üretir, ekmeğimiz dışı yoğun ve içi ağızda dağılan harika bir ekmeğe dönüştürür. Glutenleri oluşturan kompleks proteinler, onlar için enfes hedefler olduğundan, laktik asit bakterileri tarafından fermantasyonun ekmekteki gluten içeriğini önemli ölçüde azalttığı kanıtlanmıştır. Doğal olarak fermente edilmiş tam tahıl ekmeği yemiş eski uygarlıklar gluten intoleransı sorunlarına maruz kalmamışlardır. Tek başına, lifli beslenmeye yoğunlaşan kısa süreli klinik çalışmalar sağlık üzerinde tutarsız sonuçlar vermiştir. Bu nedenle, doğal olarak fermente edilmiş tam tahılların sağlık yararları, yalnızca lifleri değil, besin maddeleri, koruyucu antioksidanları ve laktik asit bakterilerinin ekip çalışmasıyla ortaya çıkar. Ve biz ekmeğimizin tüm bu süreçlerden geçmesine sabırla izin veririz. Doğal ekmek yapımıyla, doğal fermente edilmiş tam tahıllar yönünden zengin beslenen geleneksel kültürlerin neden daha iyi sağlığa sahip olduğunu anlamak zor değildir.

      Artizan deyin. Sürdürülebilir, GDO’suz, katkısız, yerel, doğal olarak mayalı veya fermente edilmiş ya da probiyotik olarak adlandırın. Ekmeğimizi tanımlamak için ne tür şık bir terim kullanırsanız kullanın aslında o, bu basit maddelerin sinerjisi, biyodinamik tarım uygulamaları ve geleneksel pişirme tekniklerinin yarattığı gerçek, canlı bir gıdadır. Market raflarında bulacağınız ekmeklerden hiçbiri gibi değildir ve ekmeğimizi özel kılan da budur. Bizim için öncelik sağlığınız, ekmek pişirmek aşktır. Artizan ekmek pişirmek, geniş bilgi ve özen gerektiren uzun ve emek isteyen bir iştir. Ancak, içerik basittir. En doğal ve basit malzemeleri,  taze öğütülmüş tam buğdaylardan elde edilen tam tahıllı unumuzu, kaynak suyu ve %100 doğal kaya tuzu dokunuşuyla harmanlar, özenle yoğururuz.  Bu kadar. İşlenmiş un yok. GDO’lu buğday yok. Tek kültürlü ekmek mayası, hamur kremi, yüksek fruktoz mısır şurubu veya koruyucusu yok. Beyazlatılmış ve raf ömrünü uzatmak için kimyasallarla dolu ticari unun aksine, hiçbir kimyasal içermez ve % 100 buğdaydır. SAYGIN Doğal ve Gerçek Gıdanın ürettiği hiçbir ürün vücudunuzun "toksik yükünü"arttırmaz. Her bir somundaki benzersiz aroma, seçtiğimiz buğdaylar ve kullandığımız doğal mayadan ve telaşsız pişirme yöntemlerimizden  kaynaklanır. Bir kez denerseniz, farkı tadar, sizi zamanda geçmişe götürecek bu tattan vazgeçemezsiniz.

      Güvenilir bir marka olan SAYGIN Doğal ve Gerçek Gıda, onlarca sağlık faydası ve zengin hayati besinleri barındıran, tam da aradığınız ekmeği, kalite standartları ve hijyen kurallarına uygun bir şekilde paketleyerek en saf haliyle sofralarınıza sunar. Tam tahılların şifasından en doğal ve sağlıklı şekilde yararlanmanız için çalışır. Beslenme değeri, tadı ve dokusu ile harika  tohumlarla dolu bir ekmekten, doğanın katışıksız lezzetiyle gelen şifanın tadı muhteşemdir.

      Zengin besin içeriği ve benzersiz lezzetinden dolayı antik dönemlere dayanan bu geleneksel öğütülmüş un ile damağınıza lezzet, sağlığınıza sağlık katabilirsiniz. SAYGIN Doğal ve Gerçek Ekmekte tam buğdayın muhteşem lezzetini, sıhhat ve şifasını bulacaksınız. Doğa'nın tadı ve sunduğu şifa ile, ihtiyacınız olan enerjiyi en doğru şekilde alırken, mucizevi gıdanın sayısız yararlarından faydalanırsınız.

      SAYGIN %100 Doğal ve Gerçek Ekmek ile sağlığınızı lokma lokma koruyun. Yiyerek şifa bulun.

      EKMEĞİNİZİN KULLANIM KILAVUZU:

      Ekmeğinizi buzdolabında saklamayınız.

      İlk gün kesme tahtasında, kesilmiş yüzeyi kesme tahtasına bakacak şekilde yahut paketinde muhafaza edilebilir. Ancak küflenmeyi engellemek için ekmek kutusu gibi kapalı bir kapta bekletmeyiniz.

      Keskin bir ekmek bıçağı ve ince dilimler ekmek dilimlemenizi kolaylaştıracak yeme keyfinizi artıracaktır. Ekmeğinizi ince dilimleyiniz.

      Eğer ekmeğinizin kabuğunu sert buluyorsanız, yemeden önce 5 dk sıcak fırına koyunuz ya da tost makinasında kızartınız.

      Ekmeğinizi soğuduktan sonra çift poşete koyarak, dondurursanız, buzluktan çıkardığınızda yeni alınmış gibi taze olacak, birkaç ay tazeliğini koruyacaktır. Dilimledikten sonra buzluğa koyarsanız, tüketeceğiniz miktar kadar ekmek çıkarmanız kolay olacaktır.

      Buzluktan çıkardığınız ekmeğinizi çözünmesine izin veriniz. Fırından yeni çıkmış hissi vermesi için, 260 ° fırında 5 dakika fırınlayarak çözünmüş ekmeğinizi canlandırınız. Üstünü örtmeyiniz ya da herhangi bir şekilde sarmayınız.